Niksar, Kelkit Irmağı ile Canik dağları’nın kucaklaştığı, Karadeniz
sahilleri ile Orta Anadolu bozkırlarının buluştuğu yerde, Karadeniz’i
Akdeniz’e bağlayan yol üzerinde bulunduğu için tarih boyunca hem
ekonomik,hem de siyasi olarak önemli bir mevkii oluşmuştur.
Bu özellikleri ile hem stratejik bir bölge, hem de
insanların çok hoşuna giden bir iklim ve verimli topraklar Niksar’ı
cazibe merkezi halin getirmiştir. İte bu cazibe de koskoca bir tarihin
hiç ara vermeden bu şehirde yaşanmasına sebep olmuştur.
Niksar eski çağlarda Pontus adına taşıyan bölgenin içinde
yer alıyordu. Yerleşme izlerine M.Ö.III.yy.da rastlanmaktadır. Bugünkü
NİKSAR’ın yerinde bulunan ve adı bilinen en eski kent Hellenistik
Kaberia’dır. Pontus kralı MİTHRİDATES VI’nın M.Ö.b71.yılında Roma
Orduları Komutanı 1. LUCULLUS’la yaptığı savataki yenilgisiyle bütün
PONTUS Ülkesiyle birlikte ROMA İMPARATORLUĞU’nun emrine
girdi.M.S.14-37 yıllarında Roma İmparatorluğu TİBERİUS zamanında, kentin
isminin NEOKAİZERİA (NEOKAİSERİA) olarak değiştirildiğini görüyoruz.
Hıristiyanlığın yayılış dönemlerinde NEOKAİSERİA önemli bir merkez
olmuştur.M.S.344-499 yıllarında meydana gelen iki büyük depremle kent
tamamen yıkılmıştır.
XI.yy.ın sonuna kadar Bizans İmparatorluğuna bağlı kalan
şehir bu tarihten sonra MELİK DANİŞMENT GAZİ tarafından DANİŞMENTLİLER
BEYLİĞİ’ne katılmış ve bu Beyliğe bir süre Başkentlik yaparak NİKSAR
adını almıştır.
XII.yy.da 2.Kılıçarslan Bizans imparatorunu yenerek, son
Danişmend Beyinide zehirleterek NİKSAR’ı SELÇUKLU topraklarınba kattı.
1397 Yılına kadar SELÇUKLU egemenliğinde kalan NİKSAR bu tarihten sonra
YILDIRIM BEYAZİT zamanında Osmanlı idarisine girmiştir.
ERDAL GÜLER
110157203044
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder